Hasta Rapor No.11

Okulunu, bölümünü, yaptığı işi seven bir insanın; yani benim, birden bire bunlardan soğumamın sebebi ne olabilir? Pekçok şey olabilir. Fakat aynı yolda yürüdüğüm insanlar da benim hissettiklerimi yaşıyorlarsa, orada ortak bir sorun var demektir.

Peki nedir bu ortak sorun? Grafik Tasarım Bölümünün koridorlarında başları önde volta atan mahkumların akıllarından geçen nedir? Kendi bakış açımdan kısaca özetlemeye çalışacağım. Kısa yazmak zordur, hele ki böyle bir konuda.

Başlangıçta her şey iyi gidiyordu. Uygulamalı derslerimin hiçbirinde takılmıyor, yeterli notlarla geçiyordum. Bu süreçte danışmanlarıyla bire bir diploma konularını konuşan, tashih alan, sunum yapan ve geçer not alan arkadaşlarımı seyrediyor, bir an önce ben de o atmosferi yaşamak için sabırsızlanıyordum. Diplomaya ulaşmam fazla uzun sürmedi.Fakat ben diploma kademesine geldiğimde eski çamlar bardak olmuş, sistem ansızın değiştirilmiş, ve bunun adına da “Çıta yükseltilmesi” denmişti.

Roma dönemi gladyatörleri gibi tek tek uğurluyorduk arkadaşlarımızı sunum arenasına. Birçoğu derin yaralarla dönerken, onları teskin etmek, moral verip tedavi etmek yine arkadaşlarına düşüyordu. Sırası yaklaşan öğrencinin gözünde bir korku beliriyordu, hele ki birkaç dakika önce parçalanmış arkadaşlarının moralsiz suratlarına bakarken bu korku daha da artıyordu.

Bu yaraların, bu korkunun tek nedeni reddedilen konular değil elbet. Bu korkunun asıl sebebi aşağılanma, küçük düşme korkusudur. Bir insan tek bir kavramı yanlış yerde kullandı diye yerden yere vurulursa korkar, bir insan sunum kağıdındaki hatalı imla-cümle kullanımı nedeniyle aşağılanırsa korkar, bir insanın açık ton saç rengiyle zeka düzeyi ilişkilendirilirse korkar...

En az 7-8 kuvvetli beyne karşı ortada tek bir ‘öğrenci’.. Jüri ona o kadar kızmış ki konuşamıyor, konuşturulmuyor, anlatmak istediğini anlatamıyor. Tam anlatacağı sırada tekrar kesiliyor sözü. Özgüveni yitiyor, siniyor, yoruluyor. “Artık sunum yapmayacağım” diyor. Bu defalarca tekrarlanıyor. Sonunda okulu bırakıyor, herhangi bir yerde çalışmaya başlıyor; öğrenci mi değil mi belli olmayan ne idiği belirsiz bir varlık olarak. Yani en azından kendini böyle hissederek.

Ve ertelediği hayat planları...

Yanlış anlamaya mahal vermemek adına açıklıyorum: Burada “Bizi geçirin” demiyorum. Ya da her şeyi bir anda kolaylaştıralım da demiyorum. Yalnızca diploma projesini nefret edilecek bir şey olmaktan çıkartıp sevilecek bir sürece çevirelim diyorum. Sizlerin de deyimiyle:

Diploma bu, bir daha bu kadar özgür olamayacağız.

Hiç yorum yok:

Injury Nedir Nasıl Gelişir?


İnjury hastalığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde son yıllarda ortaya çıkan bir hastalık olup, 20 yaşın üzerindeki grafik tasarım öğrencilerinde yoğun biçimde görülür. Yaşın ilerlemesiyle birlikte hastalığın şiddeti de artış gösterir. Hastalık vücuda girdikten sonra, kuluçka süreci 1 ila 3 yıl arasında değişmektedir. Bu süreçte hasta kişi, herhangi bir olumsuz belirtiyle karşılaşmaz. Hasta 6 farklı süreçten (erteleme, farkındalık, görmezden gelme, isyan ve depresyon, teslimiyet, mücadele) geçer.

İnjury hastalarında ileri derecede özgüven kaybı ile birlikte, depresyon, asabiyet ve saldırganlık durumuna sıkça rastlanır. Sosyal anksiyete, davranış, konuşma ve uyku bozuklukları gelişir. Hastalardaki yüksek stres düzeyi zaman zaman mide yanmaları ve kas spazmlarına yol açar. İnjury hastaları toplum baskısı karşısında saldırganlaşabilir. Dikkatleri oldukça dağınıktır. Kolay motive olamazlar. Özgüven eksikliğinin de etkisiyle, bu kişiler sürekli kararsızlık içindedirler. Dikkat edilmezse bu hastalar her an yurt dışına kaçabilirler.
Hastalık ilerledikten sonra tedavisi oldukça güçtür ve askerliğe bağlı nedenlerle erkeklerde zaman zaman daha da şiddetli gözlemlenebilir. Erkeklerde, hastalığın ilerleyen safhalarında asker ve inzibat korkusuna (askerofobi) yol açar. Hasta kişi askerofobi nedeniyle yurt dışı ve şehir dışı geziler yapamaz. Geceleri dışarı çıkmaya korkar ve eve kapanarak asosyalleşir.
İnjury hastalığında erken teşhis çok önemlidir. Teşhis ve tedavinin gecikmesi, hastalığın ilerlemesine, tedavinin güçleşmesine, dolayısıyla hasta ve hasta yakınları için de maddi-manevi birçok sıkıntıya yol açacaktır.